SEÇME YAZILAR
TOPLUM NASIL
ÇÖKERTİLİR?
Türkiyenin
son 19 yildir emeklemekden koşmaya
gecirildigi hazin
olayin öyküsü daha iyi anlatılamazdı.
………………………
Yaşar Avcı
1. Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız,
Önce ev hanımlığını ve anneliği değersizleştirin
ki evde ana kalmasın.
Evde ana kalmayınca nesiller televizyonun ve
internetin emzirip büyüttüğü ruhsuz, kimliksiz ve merhametsiz nesiller olarak
yetişsin.
2. Bir Toplumu Yıkmak İstiyorsanız,
O toplumun babalarını borca, kredi kartı
batağına, geçim derdine, işsizliğe ve açlığa mahkûm edin ki ne eşlerine, ne
evlatlarına, ne de ailelerine ayıracak vakitleri kalsın.
Taksit ödemekten, kirayı denkleştirme derdinden,
çocuklarının okul masraflarını düşünmekten başka bir şey düşünmeye mecalleri
kalmasın…
3. Bir Toplumu Çürütmek İstiyorsanız,
Evliliği pahalılaştırıp, nikâhsız birlikteliği
ucuzlatın ki genç nesiller haram yollara tevessül etsin.
Zinayı kolaylaştırıp evliliği zorlaştırın ki
nesiller, flörtün, ahlaksızlığın pençesinde eriyip gitsin.
Aile politikalarıyla, nafaka kanunlarıyla,
pozitif ayrımcılıkla aileye darbe üstüne darbe indirin ki toplumun çekirdeği
çürüyüp gitsin…
4. Bir Toplumu İfsad Etmek İstiyorsanız,
Helal lokmayı ve helal kazancı zorlaştırın ki
midelere giren haram lokmalarla o toplumun kimliğini, özünü, ruh kökünü ve
karakterini değiştirebilesiniz. Faizli esnaf kredileriyle, evlilik ve düğün
kredileriyle, BESLER’le, piyangoyla, promosyonlarla bir şekilde herkesi faize
ve harama bulaştırın, hiç olmazsa faizin tozuna bulaştırın ki o toplum Allah’ın
yardımını ve muhafazasını kaybetsin.
Midelere giren haram lokmalar, duaların ve
ibadetlerin kabul olunmasına engel olsun.
5. Bir Toplumu Bitirmek İstiyorsanız,
O toplumun âlimlerini, hocalarını, imamlarını
itibarsızlaştırın ki toplumu derleyip toparlayacak, onlara rehberlik edecek,
istikamet belirleyecek olan âlimlere güven kalmasın.
Onları kendi aralarında birbirine düşürün, halkın
önünde tartıştırın, her birine farklı bir şey söyletin ki halkın nazarında
itibarları zedelensin.
İmamları ve hocaları komedi filmlerinin ve
fıkraların başkarakteri haline getirip gözden düşürün ki kriz anlarında
rehberlik yapıp safları tahkim edecek kimse kalmasın.
Cemaatleri, dernekleri, tarikatları asli
vazifelerinden uzaklaştırıp ihale kovalama ve kadro yerleştirme derdine
düşürün, onlarla ilgili kafalarda soru işaretleri ve korkular üretin ki toplumu
irşad edecek kimse kalmasın.
6. Bir Toplumu Mahvetmek İstiyorsanız,
Öğretmenleri itibarsızlaştırın ki öğrencileri
bile onları ciddiye almasın ve onların üzerinde hiçbir yaptırımları kalmasın.
Velilerin fırçaladığı, talebesinin hakaret
ettiği, yöneticisinin kıymet vermediği sıradan memurlara dönüşsünler.
Sonunda ne bir nesil yetiştirebilecek
heyecanları, ne toplumu ıslah edebilecek aşkları, ne de zorluklarla başa
çıkabilecek azimleri kalsın.
7. Bir Toplumu Perişan Etmek İstiyorsanız,
O toplumu dizilerden, yarışma programlarından,
yemek, evlilik ve magazin programlarından başlarını kaldıramayacak hale getirin
ki gerçek hayatla bağları kopsun.
Diziler vesilesiyle ahlaksızlığı yasak aşk,
zinayı seviyeli birliktelik, adatmayı sıradan bir iş olarak gösterin ki
toplumun temelleri sarsılsın.
8. Bir Toplumu Yok Etmek İstiyorsanız,
Müslüman siyasetçilere güveni sarsın ki
Müslümanlar ve İslami siyaset, toplumun nazarında bir umut ve bir alternatif
olmaktan çıksın.
Siyasi söylemi her daim İslami söylemin üstünde
tutun ki hedefler, idealler ve yola niçin çıkıldığı zamanla unutulsun.
Siyasi farklılıkları İslami birlikteliklerin
önüne geçirin ki gerektiğinde toplumu tek saf haline getirecek hiçbir şey
kalmasın.
9. Bir Toplumu Çözmek İstiyorsanız,
Peygamberi dini alanın dışına itin ki halkın
İslami yaşamında yegâne örnek ortadan kalksın.
Sürekli bize Kur’an yeter deyin ki Peygamberin
sözünün yerine kendi aklınızı koyup toplumu istediğiniz gibi
yönlendirebilesiniz ve Kitab’ı kafanıza göre yorumlayabilesiniz.
Geleneği, geçmiş birikimi itibarsızlaştırın ki o
toplumun geleceğini de yok edebilesiniz. Bidatleri ve hurafeleri yaygınlaştırın
ki hakikati perdeleyebilesiniz.
10. Bir Toplumun Kökünü Kurutmak İstiyorsanız,
Özellikle sakallıların, başörtülülerin,
namazlıların yalan söylemesini, iftira atmasını, haksızlık yapmasını, kul
hakkına girmesini, sözünde durmamasını, borcunu ödememesini, harama
bulaşmasını, kirlenmesini, örselenmesini ve yıpranmasını sağlayın ki toplumun
Müslüman kimliğe zerrece güveni kalmasın.
Müslümanlara olan güveni de bitirebilirseniz
artık oturup rahatlıkla kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Çünkü hedefinize
ulaşmışsınız demektir.
Düşün ve tedbiri zaman geçmeden al ey Mü'min ve
Müslüman!.
Kaynak-: eturkiyeyizbiz@googlegroups.com
. * * * *
AVUSTRALYADA BİR TÜRK GAZETECİ: HULUSİ ŞENEL
AVUSTRALYADA BİR TÜRK GAZETECİ: HULUSİ ŞENEL
Candan YILDIZ
Gündüz Vassaf, “Cehenneme Övgü” kitabında, haber akışı ve hızının bizi nasıl “cahil” bıraktığından, haber bombardımanı nedeniyle herhangi yeni bir gelişmeyi, tecrübe, bilgelik ve tarihin sağduyusu ile değerlendiremediğimizden bahseder.
Bu nedenle, yazmanın, kaydetmenin, yazdıklarımız üzerine düşünmenin önemine vurgu yapar. Avustralya Mektubu’nda biraz bunu denemeye çalışıyorum: Kişisel hayatları, “tarihi önem” atfetmeden, ama tarihe küçük notlar düşmek olduğunu bilerek yazmak. Zira bunun dönemin ruhunu, düşünüş biçimlerini gösteren kaynaklardan biri olduğuna inanıyorum.
1939
İzmir doğumlu ve Avustralya’ya “ilk gelen profesyonel gazeteci” sıfatını
taşıyan Hulusi Şenel’in anlattıklarını da, “göçmenlik/diyaspora
gazeteciliği arasındaki ilişkiye dair geleceğe bırakılan notlar” diye okumak
gerekiyor.
Avustralya’ya
gelmeden önceki mesleki geçmişinizden bahsedir misiniz?
-
1959 yılında , o yıllarda Türkiye’nin üç büyük gazetesinden ( Hürriyet,
Milliyet, Tercüman ) biri olan Tercüman’dan aldığım teklif üzerine bu gazetenin
İzmir-Ege Bürosunda Muhabirliğe başladım. Bu 1965 yılına kadar devam etti. 1965
yılında İzmir’de yayınlanan Ege Ekspres gazetesinden aldığım cazip bir teklif
ile bu gazeteye İstihbarat Şefi olarak geçtim ve 1970 yılına kadar bu gazetede
çalıştım. Bu arada Hayat ve Ses dergilerinin-mecmualarının Ege Temsilciliğini
yaptım.
Neden göç ettiniz ve neden Avustralya?
-Avustralya’ya
göç etmek için bir müracaatım olmadı, aksine onlardan göç için teklif
aldım. Avustralya Göç ekibi İzmir’den müracaat eden göçmen adaylarını tesbit
için seçim yaparken röportaj-söyleşi için ekip başkanından randevu aldım.Büyük
Efes otelinde yaptığımız röportaj bitiminde ekip başkanı Avustralya’nın her yıl
Türkiye’den çok sayıda göçmen alacağını bu nedenle göç edecek Türklerin ileri
de gazette, radyo, televizyon gibi haberleşme araçlarına ihtiyaç duyacağını
ifade ederek gazeteci olarak Avustralya’ya gitmem-göç etmem konusunda
beni ikna etti. Sonuçta iki-üç yıllığına bir deneyim için kabul ettim. 1970
yılında Avustralya’ya gelirken Hürriyet gazetesinin
temsilcilik-muhabirlik teklifini aldım ve kabul ederek 9 yıl Hürriyet’e
haber aktardım.
Bir virüstür gazetecilik. profesyonel anlamda da devam ettiniz mi gelince?
-1973-
1979 yılları arasında Vatan- Yeni Vatan ve 1981-1989 yılları arasında
Dünya ve 1990-1944 yılları arasında da Yeni Gazete adlı gazeteleri
yayınladım.
Gazeteciliğin yanı sıra neler yaptınız?
-Her
göçmen gibi gazete çıkarıp, geçimimi sağlayana kadar değişik işlerde çalıştım.
Bir ara Türkiye’ye dönmüşsünüz ama tekrardan adresiniz Avustralya olmuş neden?
-
Ülkedeki siyasi istikrarsızlık, yanısıra basındaki istikrarsızlık, ve çalışma
güvencesinin olmayışı.
Hala
burada çıkan gazetelerde yazıyorsunuz. Motivasyon kaynağınız?
-Kalp
rahatsızlığı ve yaş dolayısıyla emekli olunca sıkıldım. Bazı kuruluşlarda
başkanlık ve yönetim kurulu üyeliğinde bulundum.11 yıl once yayın hayatına
giren Turkish News Weekly adlı gazetnin genç sahiplerinin isteği ile onlara
destek vermek için yazı yazmaya başladım ve hala devam ediyor. Bu arada
yazılarımı bu gazetenin web sayfasında gören Türkiye’deki, Avrupa’daki ve
Irak’taki bazı internet gazeteleri-siteler benden izin istedi ben
de yayınlamalarına izin verdim.
Tercih konularınız daha çok Türkiye mi? Nasıl takip ediyorsunuz gündemi?
-Biliyorsunuz,
Türkiye’de bir çok olay bir takım güçler tarafından sansür edilerek liboş
denilen medyacılar tarafından yabancı ülkelerdeki Türklere aktarılmıyor. Ben
genellikle insanlarımızdan gizlenen Türkiye ile ilgili olayları ele alarak bu
ülkedeki insanlarımıza aktarmaya çalışarak mesleki görevimi yapmağa
çalışıyorum.
Buradan Türkiye’yi yazmak zorluyor mu sizi?
-Gündemi
saat farkı dolayısıyla sabahlara kadar bekleyip en son haberleri takip
ediyor ve bu arada bana yardımcı olmak isteyen dostlardan da çok sayıda bilgi
iletisi alıyorum.
Avustralya’yı ilgilendiren konularda yazıyor musunuz?
-Tabii
bu arada Avustralya’da oluşan ve toplum olarak bizi ve de anavatanı
ilgilendiren ( örneğin sözde Ermeni, Pontus Rum, Asuri-Süryani soy kırım
iddiaları gibi..) konularda da yazmaktayım.
Türkçe konuşan toplumu bir gazeteci gözüyle nasıl anlatırdınız?
-Yabancı
ülkelere çalışmaya, okumaya hatta yaşamaya gidenlerin bir kısmının zamanla
kimlik kaybına uğradıklarını, anavatanın milli-ulusal konulardaki davalarına
karşı vurdum duymazlık içinde olduklarını üzülerek gördüm-görüyorum.
Çocukların-gençlerimizin ana dillerini, tarihlerini bilmeleri-öğrenmeleri
konusunda ne velilerde ne de Türkiye’den devlet olarak gayret var. Örneğin,
kırsal bölgelerden gelen az eğitimli ailelerin çocukları ne ana dilini ne
de yaşadığı ülkenin dilini tam olarak öğrenemediği için eğitimlerinde ve iş
hayatında başarılı olamıyorlar.
Türkçe çıkan gazeteler neler? Ne kadar okunuyor bilginiz var mı?
Turkish
Report ( Melbourne), Yeni Vatan, Dünya, Turkish News Weekly,
Milliyet-Avustralya (Sydney)
Şu an hangi gazetede yazıyorsunuz?
-Turkish
News Weekly - Sydney ve Gözlem -İzmir
Yetişen yeni kuşak gazetecileri nasıl görüyorsunuz?
-İşadamlarının
ve yabancı sermayenin kontrolu altında olan bir medya çalışanlarının gerçek
gazetecilik-habercilik yapacaklarına inancım olmadığından yorum yapmak yersiz
olur.
Gelecek projeleriniz?
-Avustralya’da
değişik alanlarda başarılı olmuş Türk kökenli Avustralyalıları tanıtan bir
kitap projem var ve bunun için belge toplamakla meşgulüm.
* * * *
Yorumlar
Yorum Gönder