GEZİ YAZILARI


ATATÜRK HAYRANI ÜLKE:
M A L E Z Y A

Malezyalılar ülkelerine gelen Türkleri; “Hoş geldiniz Mustafa Kemal’in çocukları “ diye karşılıyor, özel bir sevgi gösteriyorlar.

Malezya halkının yüzde 60’ı müslüman. Ama yönetim şeriatla değil tam bir laik sistemle yönetiliyor. Üstelik halkın çoğunluğu Atatürk hayranı.Ülkede müslümanların haricinde hıristiyanlar, Budistler, Hindular ve diğer asya inançlarına mensup olanlarda var. Başları örtülü olanlar sadece başörtüsü kullanıyorlar.

Eşimle  Avustralya’dan Türkiye’ye giderken yolculuğun uzun olması nedeniyle Malezya’da dört günlük bir “stopover” yani arada dinlenme ve gezme kararı verdiğimiz için Sydney’den sekiz buçuk  saat süren bir yolculuktan sonra Kuala Lumpur hava alanına indik. Pasaport ve Gümrük kontrolu sonunda şehir merkezindeki otelimize ulaşmak için ayrıca uzun bir otobüs yolculuğu daha yaptık ki, bu bir saatten fazla bir zaman aldı.

Gümrük çıkışı sonrası otobüse binerken bunaltıcı bir tropikal sıcaklıkla karşılaştık. Bereket versin otobüsün içinde klima vardı da rahat bir nefes alabildik. Zaten Malezya’da bütün vasıtalar klimalı. Aksi takdirde sıcaktan boğulur, yürüyerek hiçbir yeri rahat gezemezsiniz-göremezsiniz.

O gün otelde istirahat edip ertesi gün için yapacağımız gezi proğramlarını gözden geçirdik. İlk proğram olarakta şehir içi gezisini tercih ettik. Gezinin tek kişilik üçreti bizim paramızla 15-20 lira arası. Rehberimiz bizi şehirde gezdirirken bilgiler de veriyordu.Malezya için “ Malezya ne Avrupa ne Suudi Arabistan ne de İran. Kendi rejimini oturtmuş, değişik inançlardaki insanların yaşantılarına kucak açmış, doğasını koruyan, dünyaya açılmayı prensip edinmiş bir ülke “ diyor.

Malezyalılar ülkelerinin tarihi ve  doğal zenginliklerini çok iyi korumuşlar. Kuala Lumpur tarihi değer taşıyan binaları yanısıra Hindu tapınakları ile turistleri cezbediyor. Ülkenin gelir kaynağı olarak petrol ön plana çıkıyor. Malezya alışveriş merkezlerinin çokluğu ve ucuzluğu yanısıra Aralık ayındaki  uluslararası alışveriş festivaliylede dikkat çekiyor. Balta girmemiş ormanlarla kaplı. Deniz kıyılarında ormanlar katletilmeden tatil köyleri kurulmuş. Malezya değişik inançlardaki insanlara kucak açtığı için müslüman olmayan halkı ve yabancı turistler rahat tatil yapma olanağı bulabiliyorlar.


Başkent Kuala Lumpur, mimarisinden farklı kültürüne, değişik inanç sahibi insanlarla, giyim kuşamından yemeklerine kadar bir çok farklılıkları bir arada tutan şehir. Üstelik hızlı bir kalkınma hamlesi içinde. Şehir gökdelen binalarla dolu.Hele ikiz kuleler halindeki Petronas binası şehrin her yerinden görülen muhteşem bir bina. Yüksek apartmanların bir kısmı iş merkezi bir kısmı da ikametgâh olarak kullanılıyor. Üstelik daireler ve iş yerleri çok ucuz.

Malezya, 13 ayrı eyaletten oluşuyor. Her eyaletin başında bir kral var. Bu krallar her beş yılda bir dönüşümlü olarak ülkenin başına geçiyor. Federal yasaların dışında eyaletler geniş bir bağımsız alana sahip. Her etnik yapının kendi siyasi partileri, okulları var. Kendi dilleriyle televizyon yayınları yapılıyor. Ama ülke yönetimindeki ağırlık İslam'i partilerde. Malezya, uluslararası turizmde kendisini en iyi tanıtan ülkelerden biri.

Başkent Kuala Lumpur, modern yüzü ve gösterişli gökdelenleriyle turistlerin en çok tercih ettikleri kentlerden biri. Ekonomisi, ticaret ve teknoloji yoğunluklu ürünlerin yanısıra petrol ihracı üzerine kurulu.  Bu arada Malezyada  konuştuğumuz bazıları, 28 milyonluk nüfusun yüzde 60’nın Müslüman, yüzde 19’nun Budist ve yüzde 9’nun da Hristiyan olduğunu söylediler.. Müslümanlar, Şeriat Mahkemeleri’nde, diğerleri ise sivil mahkemelerde yargılanıyormuş.

MALEZYA’NIN ETNİK YAPISI
Malezya'da en kalabalik etnik kitle nüfusun % 49'unu olusturan Malaylardir. Malaylar Singapurhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Endonezyahttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Tayland ve Madagaskar'a da yayilmislardir. Konustuklari Malayca Endonezya diline çok yakindir. Malezya'daki Malaylarin tamami Müslümandir. Ikinci büyük etnik unsur % 35 orana sahip olan Çinlilerdir.

Çinlilerin içinde az sayida Müslüman vardir. Çogunlugu Budisthttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif bir kismi hiristiyandir. % 10 oraninda da Hindistanli vardir. Hindistanlilarin da az bir kismi Müslümanhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif çogunlugu Hindudur. Çinliler ve Hindistanlilar Çin'den ve Hindistan'dan gelmis olan göçmenlerdirhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Malezya'nin yerlisi degildirler. % 3.1 oraninda Cavali vardir.

Cavalilarin tamami Müslümandir. Geriye kalan nüfusu su etnik unsurlar olusturur: Minangkabu (% 0.8)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Sama (% 0.8)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Melanau (% 0.4)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Güney Asyali (% 0.35)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Bugi (% 0.2)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Kalabithttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Huihttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif Molbog. Bu etnik unsurlarin büyük çogunlugu Müslümanhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif bir kismi da hiristiyan veya yerel dinlere mensuptur.
 
Dil: Resmi dil Malayca'dir. Ingilizce ve Arapça da geçerli dillerdir. Tamilce ve Çince basta olmak üzere çesitli etnik unsurlarin dilleri de konusulmaktadir.
 
Din: Resmi din Islâm'dir. Halkin % 55'i Müslümandir. Müslümanlar genellikle sünni ve hanefidirler. % 17 oraninda budist
http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif % 11.6 konfüçyanist (Çin dini mensubu)http://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif % 7 oraninda hinduhttp://www.bakimliyiz.com/images/smilies/smilev.gif % 6 oraninda hiristiyan vardir. Kalan nüfus ise degisik yerel dinlere mensuptur.

MALEZYALI MÜSLÜMANLAR
ATATÜRK’Ü ÇOK SEVİYORLAR
Malezya’lılar Atatürk’ü çok iyi tanıyorlar ve seviyorlar. Ve O’nu sömürge devletlerinin kurtuluş ışığı-rehberi olarak görüyorlr. Gezimiz sırasında konuştuğumuz bazı Malezyalılar, bizim Türk olduğumuzu öğrendiklerinde, yüzleri gülüyor ve ; Mustafa Kemalin çocukları hoş geldiniz’ diyorlar. Malezya halkının Atatürk’ü neden çok sevdiğini merak edip  sorduğumuz kimseler; Musafa Kemal tüm sömürge ülkelere, Müslümanlara daha doğrusu tüm insanlığa hürriyet, barış ve aydınlanma ışığını-yolunu gösteren büyük bir liderdi, ışıktı, rehberdi ’ diye anlatıyorlar. 

Malezya gezimizi burada noktalarken, Malezya halkının Türklere olan sevgisini dile getiren bir başka olaydan da bahsetmekte yarar var.Ülkenin eski Başbakanlarından Mahattir Muhammed, yıllar önce Kuala Lumpur’da yapılan İslam Ülkleri Konferansı sırasında konuşurken, batılıların emperyalist sömürü düzeninden şikayet eden Arap ülkelerinin temsilcilerine şu konuşmayı yapıyor;

-Bugün burada batılılardan şikayet ediyorsunuz. Bir zamanlar Osmanlı idaresinde adaletli bir şekilde yönetilirken batılılarla (İngilizleri,Fransızları, Amerikalıları,İtalyanları kastediyor) bir olup, Osmanlıyı arkadan vuran sizlerdiniz. Şimdi kalkmış işbirliği yaptığınız ülkelerden şikayet ediyorsunuz.Bunu hak ettiniz.’

İşte Türkiyenin-Türklerin, gerçek din kardeşi, gerçek dostu müslüman bir ülke... Eğer bir gün yolunuz Malezya’ya düşerse, İkiz kuleden oluşan ticaret merkezini, 92 hektar büyüklüğünde, göllerden ve yemyeşil bahçelerden oluşan Lake Garden’ı, bu arada dünyanın değişik islâm ülkelerinden ve Osmanlılardan gelen  bir çok kıymetli İslâmi eserlerin teşhir edildiği  İslâm Müzesini ziyaret etmeyi de ihmal etmeyin.

MUHTEŞEM BİR CAMİ:
SULTAN CAMİİ
Bizi gezdiren rehberimiz Türk ve Müslüman olduğumuzu öğrenince; size uzak doğunun en büyük ve en güzel camiini göstereyim’ dedi. Bu teklifi sevinçle kabul ederek camiyi görmeye gittik. Kuala Lumpur’daki bu Güneyasya ve Uzakdoğu’nun en büyük, en modern ve görkemli Sultan Sallahuddin Abdul Aziz Shah  camisini gördüğümüzde hakikaten  hayran kaldık. Verilen bilgilere göre camide 24 bin kişi rahatça namaz kılabiliyor. Kadınlar için de ayrı bir bölüm var. Cami yalnız müslümanların değil, diğer dinlere-inançlara mensup ziyaretçilerin de  büyük ilgisini ve beğenisini çeken muhteşem bir mimari yapıya sahip.

Cami 1988 yılında açılmış ve her biri 155 metre yüksekliğinde dört minareye sahip. Ayrıca bir konferans salonu, İslâmi eğitim veren bölümleri ve  fakirlere her gün üç öğün yemek verilen yemekhanesi de mevcut.Yalnız bu hayırları bizdeki gibi belediyeler değil, varlıklı insanlar yapıyorlar.

Camide görevli kimselerden cami ile ilgili bilgi alırken Türk olduğumuzu söyleyince onlarında yüzleri gülümsedi ve onlarda; Mustafa Kemalin çocukları hoş geldiniz ‘ dediler. Bu sıcak ve içten sözlerle karşılanmak insanı hem heyecanlandırıyor hem de duygulandırırken gözlerimmiz yaşarıyor.

Camiden ayrıldığımızda gözümün önüne bizim Atatürk ve laik cumhuriyet düşmanları geliyor, gerici, yobaz  arap, acem uşağı bu hocalara, şeyhlere de içimden lânetler okuyorum.

421 METRELİK KULE
Rehberimiz camiden sonra  Kuala Lumpur Tower-kulesi’ne götürdü bizi. Etrafı park olan ve şehrin ortasındaki bir tepe üzerine kurulan kule 421 metre yükseklikte.1996 yılında hizmete girmiş.Yükseklik bakımından dünyada dördüncü. Turistler hızlı asansörlerle kuleye çıkıp, şehri kuşbakışı seyrediyorlar. Şahsen yükseklere çıkmayı, insanlara tepeden bakmayı sevmediğim için bir kafeteryada oturup kahve içmeyi tercih ettim.

Bu defa Kuala Lumpur’un sembolü olan yüksek ikiz kulelerden oluşan iş ve ticaret merkezi Petronas adlı muhteşem ticaret merkezine gidiyoruz. Burası göz kamaştırıcı bir yerde Kuala Lumpur’u sembolize eden bina. Bitişik yapıldığı içinde ikiz denilen bu yüksek kulelerin birini Japonlar, diğerini Çinliler inşa etmişler. Alt bölüm çok büyük bir alış-veriş çarşısı, diğer katlar ise yerli ve yabancı büyük şirketlerin merkezleri-büroları olarak kullanılıyor.

MALEZYA TÜRKİYEDEN SONRA
EN GELİŞMİŞ BİR ÜLKE
Malezya çağdaşlık,eğitim,sanayi bakımından Türkiyeden sonra dünya’da gelişmiş ikinci İslâm ülkesi.Nüfusu 20 milyon ama nüfusun yüzde 60’ı Müslüman Malezyalı. Gerisi ise Budist,Hindu,Hıristiyan ve Taoist olan Hintliler ve Çinlilerden oluşuyor.
Malezyalılar islâmla 16.Asır’da tanışmışlar.Yıllarca Postekizlilerin daha sonra İngilizlerin kolonosi olan Malezya, 1963 yılında bağımsızlığını elde etmiş.

Ülke, iki büyük adadan oluşuyor ve 13 eyaletli bir federatif yönetime sahip.Eyaletleri bağımsız sultanlar, tüm ülkeyi ise Kuala Lumpur’da oturan Kral yönetiyor. Ticaret ise genellikle Çinlilerin elinde. Büyük holdingleri var. Malezyanın en önemli  geliri turizm  ve lastik sanayinde kullanılan kauçuktan. Yaş sebze-meyve, deniz mahsulleri ile bazı sanayi makineleri de önemli ihraç maddeleri arasında.

Malezya’ya Nasıl Gidilir: Türk Havayolları ve Malaysia Airlines’in İstanbul-Kuala Lumpur arası direkt seferleri var.Yolculuk yaklaşık 10 saat civarında. Singapur Airlines ile Singapur aktarmalı, Emirates’in İstanbul-Dubai, Malaysia Airlines’ın Dubai-Kuala Lumpur ortak seferleri de var.

.........................................................................................

Avustralya kıtasının asıl sahipleri olarak bilinen Aborojinler, uğradıkları haksızlıklar nedeniyle isyan edip ; “ - Kendi topraklarımızda-ülkemizde sonradan gelen beyazlar tarafından adeta sirk maymunlarına, palyoçalarına döndürüldük. Beyaz insanlar, topraklarımızı işgal ettikleriyle yetmiyormuş gibi birde kültürümüzle para kazanıyorlar.Bizlerin elini,yüzünü boyayıp,borumuzu öttürtüyorlar! Ama bundan böyle bizleri kullanamayacaklar.Kendi kültürümüzü kendimiz yaşayacağız kendimiz tanıtacağız “ diyorlar.

Araştırmalara göre, 60 bin yıl öncesinden bu yana Avustralya kıtasında sadece Aborojinlerin yaşadığı ve bu kıtanın gerçek sahibininde Aborojinlerin olduğu anlaşılıyor. Ancak 1770 yılında İngiliz seyyah Kaptan Cook’un bu kıtayı keşfetmesi ile kıta toprakları bu tarihten sonra beyaz insanların eline geçiyor.

Türk atasözü örneği ‘Dağdan gelip bağcıyı kovma’ misali  beyazlar kıtanın güzel, yaşanabilecek ve verimli bölgelerindeki siyah yerlileri ya iç kısımlara sürüyor ya da acımasızca öldürüyorlar. Hatta 1850 yılında kıtanın güneyindeki Tasmanya adasında 5000 Aborojin yerlisinin, bazı maceraperest insan-kelle avcılarına kelle başına 25 cent verilerek acımasızca öldürüldükleri de belgelerde yer alıyor.Bu olay bir çok kimse tarafından acımasız bir katliam-soykırım olarak ifade ediliyor.

1770 li yıllarda Avustralya’da bir milyona yakın Aborojin yerlisinin yaşadığı tahmin ediliyormuş.Bugün ise Avustralya’da Aborijin nüfusunun 300 bin civarında olduğu söylendiğine göre, geçen iki asır içinde ne kadar yerli katliamı yapıldığını varın siz hesaplayın.

BEYAZLAR ÖZÜR DİLEDİ

13 Şubat 2008  Avustralya için tarihi bir gün oldu. Avustralya yerli halklarından geçmişte onlara yapılan her türlü yanlış ve kötü davranışdan dolayı devrin Federal Avustralya Başbakanı Kevin Rudd ÖZÜR diledi.

Başbakan Kevin Rudd’ın özür konuşmasından bazı bölümler:
 “…… Bizler daha önceki Parlemento ve hükümetlerin uyguladıkları yasalar ve politikalar sonucu yurtaşımız olan diğer Avustralyalılara büyük acılar, kayıplar yaşattığımız için özür diliyoruz.

Bizler özellikle Aborjin ve Torres Strait adaları çocuklarını zorla ailelerinden uzaklaştırdığımız için özür diliyoruz.
Çalınmış Kuşakların çektiği acı, keder ve yaralanmadan dolayı, onların geride bıraktıkları ailelere ve onların çocuklarına “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Annelere, babalara, kız ve erkek kardeşlere, onları birbirlerinden, ailelerinden ve toplumlarından ayırdığımız için “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Ve, bu mağrur halk ve mağrur kültürü, aşağılayıcı, küçük düşürücü  durumlar içine soktuğumuz için “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Biz, Avustralya Palementosu, ulusumuzun sağaltımı amacıyla saygıyla sunulan özürümüzün  kabul edilmesini rica ediyoruz.”
........

Aborojin yerlilerinin çoğu ilk çağlardaki gibi,ilkel yaşamlarına devam ediyorlar.Bunlar daha çok kıtanın batı ve kuzey bölümlerinde yaşıyorlar.Her ne kadar bazıları aldıkları bir takım eğitimlerle,bugünkü çağ’a, beyazlara uyum sağlamış,belli yerlere gelmiş olsalarda sayıları çok az.

Son zamanlarda bazı Aborijin kabile liderleri, hükümetlere baskı yapıp,sosyal ve kültürel haklar yanı sıra kendi yaşadıkları topraklardan çıkarılan madenlerin satışından özel fon alsalarda,işin kaymağını yine bu toplumu kullanan lider konumundaki kimselerin yediği söyleniyor. Çünkü federal ve eyalet hükümetleri yerliler için büyük bütçeler ayırsalarda, yerliler halâ büyük bir yoksulluk,sefalet ve sigara, alkol gibi uyuşturucu bataklığından kurtulamıyor.

Kurtuluşu müslümanlıkta
bulanlarda var

25 milyon nufuslu Avustralya’da hıristiyanlıktan sonra ikinci büyük din müslümanlık. Müslüman topluluk 67 ülkeden gelen göçmenlerden oluşuyor. Avustralya’ya ilk gelen müslümanlar ise zamanın Osmanlı tebaasındaki Afganlılar.1800 li yıllarda gruplar halinde Avustralya’ya gelen Afganlılar, beraberlerinde getirdikleri develerle nakliye işlerinde çalışıyorlar.Güney Avustralya eyalet başkenti Adelaide şehri ile Kuzey Toprakları eyaleti başkenti Darwin şehri arasındaki demiryolu hattının yapımındaki malzemeleri develerle taşıyorlar.

Afganlılar bir taraftan dinlerini korurlarken bir taraftan da evlendikleri kadınlara, doğan çocuklarına müslümanlığı aşılıyorlar. Bugün çok sayıda Aborijinin müslümanlığı yaşadığı ve kurtuluşu bu din de bulduğu söyleniyor.


. *  *  * AVUSTRALYA YERLİLERİ ABOROJİNLER


Avustralya kıtasının asıl sahipleri olarak bilinen Aborojinler, uğradıkları haksızlıklar nedeniyle isyan edip ; “ - Kendi topraklarımızda-ülkemizde sonradan gelen beyazlar tarafından adeta sirk maymunlarına, palyoçalarına döndürüldük. Beyaz insanlar, topraklarımızı işgal ettikleriyle yetmiyormuş gibi birde kültürümüzle para kazanıyorlar.Bizlerin elini,yüzünü boyayıp,borumuzu öttürtüyorlar! Ama bundan böyle bizleri kullanamayacaklar.Kendi kültürümüzü kendimiz yaşayacağız kendimiz tanıtacağız “ diyorlar.

Araştırmalara göre, 60 bin yıl öncesinden bu yana Avustralya kıtasında sadece Aborojinlerin yaşadığı ve bu kıtanın gerçek sahibininde Aborojinlerin olduğu anlaşılıyor. Ancak 1770 yılında İngiliz seyyah Kaptan Cook’un bu kıtayı keşfetmesi ile kıta toprakları bu tarihten sonra beyaz insanların eline geçiyor.

Türk atasözü örneği ‘Dağdan gelip bağcıyı kovma’ misali  beyazlar kıtanın güzel, yaşanabilecek ve verimli bölgelerindeki siyah yerlileri ya iç kısımlara sürüyor ya da acımasızca öldürüyorlar. Hatta 1850 yılında kıtanın güneyindeki Tasmanya adasında 5000 Aborojin yerlisinin, bazı maceraperest insan-kelle avcılarına kelle başına 25 cent verilerek acımasızca öldürüldükleri de belgelerde yer alıyor.Bu olay bir çok kimse tarafından acımasız bir katliam-soykırım olarak ifade ediliyor.

1770 li yıllarda Avustralya’da bir milyona yakın Aborojin yerlisinin yaşadığı tahmin ediliyormuş.Bugün ise Avustralya’da Aborijin nüfusunun 300 bin civarında olduğu söylendiğine göre, geçen iki asır içinde ne kadar yerli katliamı yapıldığını varın siz hesaplayın.

BEYAZLAR ÖZÜR DİLEDİ

13 Şubat 2008  Avustralya için tarihi bir gün oldu. Avustralya yerli halklarından geçmişte onlara yapılan her türlü yanlış ve kötü davranışdan dolayı devrin Federal Avustralya Başbakanı Kevin Rudd ÖZÜR diledi.

Başbakan Kevin Rudd’ın özür konuşmasından bazı bölümler:
 “…… Bizler daha önceki Parlemento ve hükümetlerin uyguladıkları yasalar ve politikalar sonucu yurtaşımız olan diğer Avustralyalılara büyük acılar, kayıplar yaşattığımız için özür diliyoruz.

Bizler özellikle Aborjin ve Torres Strait adaları çocuklarını zorla ailelerinden uzaklaştırdığımız için özür diliyoruz.
Çalınmış Kuşakların çektiği acı, keder ve yaralanmadan dolayı, onların geride bıraktıkları ailelere ve onların çocuklarına “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Annelere, babalara, kız ve erkek kardeşlere, onları birbirlerinden, ailelerinden ve toplumlarından ayırdığımız için “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Ve, bu mağrur halk ve mağrur kültürü, aşağılayıcı, küçük düşürücü  durumlar içine soktuğumuz için “ÖZÜR DİLERİM” diyoruz.

Biz, Avustralya Palementosu, ulusumuzun sağaltımı amacıyla saygıyla sunulan özürümüzün  kabul edilmesini rica ediyoruz.”
........

Aborojin yerlilerinin çoğu ilk çağlardaki gibi,ilkel yaşamlarına devam ediyorlar.Bunlar daha çok kıtanın batı ve kuzey bölümlerinde yaşıyorlar.Her ne kadar bazıları aldıkları bir takım eğitimlerle,bugünkü çağ’a, beyazlara uyum sağlamış,belli yerlere gelmiş olsalarda sayıları çok az.

Son zamanlarda bazı Aborijin kabile liderleri, hükümetlere baskı yapıp,sosyal ve kültürel haklar yanı sıra kendi yaşadıkları topraklardan çıkarılan madenlerin satışından özel fon alsalarda,işin kaymağını yine bu toplumu kullanan lider konumundaki kimselerin yediği söyleniyor. Çünkü federal ve eyalet hükümetleri yerliler için büyük bütçeler ayırsalarda, yerliler halâ büyük bir yoksulluk,sefalet ve sigara, alkol gibi uyuşturucu bataklığından kurtulamıyor.

Kurtuluşu müslümanlıkta
bulanlarda var

25 milyon nufuslu Avustralya’da hıristiyanlıktan sonra ikinci büyük din müslümanlık. Müslüman topluluk 67 ülkeden gelen göçmenlerden oluşuyor. Avustralya’ya ilk gelen müslümanlar ise zamanın Osmanlı tebaasındaki Afganlılar.1800 li yıllarda gruplar halinde Avustralya’ya gelen Afganlılar, beraberlerinde getirdikleri develerle nakliye işlerinde çalışıyorlar.Güney Avustralya eyalet başkenti Adelaide şehri ile Kuzey Toprakları eyaleti başkenti Darwin şehri arasındaki demiryolu hattının yapımındaki malzemeleri develerle taşıyorlar.

Afganlılar bir taraftan dinlerini korurlarken bir taraftan da evlendikleri kadınlara, doğan çocuklarına müslümanlığı aşılıyorlar. Bugün çok sayıda Aborijinin müslümanlığı yaşadığı ve kurtuluşu bu din de bulduğu söyleniyor.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YAZILARIM